Hava Durumu

Seçtiğiniz kadar yönetilirsiniz…

Yazının Giriş Tarihi: 29.03.2023 00:08
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.03.2023 00:08

Son günlerde zihnim tek bir kelimeye takılıp kaldı.

Orta Çağ Rönesans dönemi kitaplarında geçen,  özellikle Sokrates, Hypatia, Pisagor ve Nicolas Copernicus' un buluşları ve fikirleri yüzünden yargılandıklarını anlatan, hatta aynı dönemde aynı sebeplerle yakılarak öldürülen Filozof Bruno'nun yaşadığı karanlık çağlarda çok sık kullanılan bir kelimedir ‘NİPOTİZM’...

Latincede ‘ yeğen’ anlamına gelen ‘nepet’ kelimesinden türemiştir.

Rönesans öncesi Katolik papaların yeğenlerini kilise içinde kardinallik gibi önemli pozisyonlara getirmesine dayanmaktadır.

Yakın akrabalarını, dostlarını, arkadaşlarını kayırarak önemli mevkilere getiren kişilere de ‘nepotist’ adı verilirmiş.

Papanın ve piskoposların yakınlarını en kazançlı tepe mevkilere getirmesi sonucu kullanılmaya başlanan bir tanımdır.

Hiç kimsenin beceri, kabiliyet veya eğitim düzeyine bakmaksızın istihdam edilmiştir.

Tabii ki liyakati değil niteliksiz akrabalık, dostluk ilişkilerini esas alan bu sistemde adaletten söz etmek mümkün değildir

Dolayısıyla siyaset ve mevkiler insan eyleminden çıkıp menfaat batağına saplanmış erdemsiz bir yargıya dönüşmüş demektir...

Nedense...

Biraz tarih yazmak istedim...

Ne de olsa çok rağbet görmez geçmiş tarih!

Çabuk unutulur… Lakin önemlidir… Unutulunca tekerrürle hatırlatır kendini ve bedeller bazen telafisi mümkün olmayan sonuçlarla biter.

Her neyse mevzu başka!

Seçim arifesindeyiz. Aday listeleri tek tek açıklanıyor.

Ülkede taze umut ve heyecan hakim.

Seçmenin görüş ve  beklentilerini kim ne kadar önemsiyor..?

Neler vaat ediliyor? Sonuç hep aynı olunca vatandaş soruyor hakkı olanı ve haklı olarak...

Ülke her seçim sonrası hayal kırıklığı yaşamaktan, beklemekten, her defasında yıllarını heba etmekten çok yoruldu...

Hataların vatandaşın küfesine yüklenmesi bu ülke insanının belini sadece bükmedi yormadı...

Artık sakatlandı maalesef...

Bitap düştü.

İşçi, çalışan, emeklinin gücü bitti!!!

Malum...

O koltuğa oturduğu andan itibaren kendisini vatandaşın efendisi zanneden yöneticiler, bu kurumları aile şirketine çevirip, yakınlarını öncelikle belli yerlere atanması için görev aşkıyla yanıp tutuşan milletvekillerine alıştık ne de olsa.

Üniversitelerin halini ise hiç sormayın, bilmeyen yok!

Nepotizm virüs gibi yaygın tüm kurumlarda!

Şu günlerde seçim öncesi vaatleriyle arş -ı alaya çıkan siyasilere yaşama tutunma gücünü kaybetmiş vatandaş haklı olarak soruyor:

"Niyet üzüm yemek mi? Bağcı dövmek mi? Sizi niye seçelim?"

Anlamayanlara anlatayım.

Halk soruyor.

"Amacınız koltuk ve gelecek garantisi ömür boyu milletvekili maaşı mı? Yoksa verilen sözleri tutup bu ülke insanına gerçek bir hizmet mi? Ya da seçilip hayatını güvence altına almak mı?.. Belki de sadece dokunulmazlık mı?"...

Başka bir boyutu daha var siyasi uzlaşmaların içinde ki, bu ülke kadınlarının büyük tepkisini çekti.

(Bu ülkenin yarısı kadın hatırlatmakta yarar var)

İki siyasi parti şimdiden kadını yok sayan yasayla ilgili pazarlık içine girmiş bulunuyorlar. 6284 sayılı yasanın kaldırılması için aynı masaya oturdular.

Tam bir Orta Çağ anlayışı… Kadın hakları ve hayatı pazarlık masasına yatırılıyor. Yani kadını yok sayan bir zihniyet.

Siyasi menfaatler uğruna bu ülke kadınlarının hakları yok ediliyor. İnsan hayatı bu kadar ‘hiç’ ediliyor. Ruh hastası insanlara adeta ödül ve teşvik gibi olan yasal boşluklar yüzünden kadınların en çok katledildiği bir ülkede, kadınların hayatı siyasi çıkarlara kurban ediliyor!

Bu halk ne istiyor?

Bu ülke insanı canını, ailesini, gelecek nesillerini, yaşam kaynaklarını, yatırımlarını, toprağını ve yarınlarını güveneceği siyasi yöneticiler istiyor.

Kendi halkının beklentilerine kulakları sağır, vicdanları kör liyakatsiz yöneticiler istemiyor...

Fildişi kulelerinde vekilcilik oynayan, koltuğunu garantileyince halkını unutan kimseyi istemiyor...

Yola çıktığı insanları, istediği gücü elde ettikten sonra onları yarı yolda yalnız bırakan "HEVA" adamları istemiyor...

Bol bol vaatlerde bulunup, koltuğa oturduğunda kendileri "Halil İbrahim sofrasında cennet hurmalarıyla beslenip"  halkına kuru ekmeği fazla görüp, hatta o ekmeğin de yarısına göz diken  ‘az yiyin tasarruflu yaşayın’ gibi emevi tavsiyeler veren yöneticiler istemiyor...

Hava adamı değil dava adamı istiyor.

Halk biliyor artık.

Dilin kemiği yok yalanın da sonu yok!..

Dürüst ve haktan yana siyasi yöneticiler istiyor...

 Ama!

Sen de unutma ey halkım...

O gücü kime devredeceğini iyi düşün!!!

Binlerce kez düşün!

Hatta bence binden fazla düşün!

Razılardan oluşan rızalar ordusu olursanız daha çok hizmet beklersiniz...

Hatta fazlası da olabilir...

Unutmayın!

NASILSANIZ ÖYLE YÖNETİLİRSİNİZ!..

Size verdiği sözlerin hiç birini tutmayan kim varsa sandığa.

GÖMÜN gitsin..!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.